DİĞER ÜLKELERDEKİ DAVALAR
ABD'DEKİ DURUM
EHUD BARAK DAVASI
31 Mayıs 2010 tarihinde Mavi Marmara gemisine ve Filo’nun diğer gemilerine yapılan saldırı nedeniyle, saldırıda şehit olanlardan ABD Vatandaşı Şehit Furkan Doğan’ın ailesi ABD’de dava açtı. İsrail Eski Başbakanı Ehud Barak bir konferans için ABD’de bulunuyordu. Ehud Barak Gazze ablukasının kararını veren ve bu uygulamayı başlatan İsrail Eski Başbakanıdır. Mavi Marmara saldırısının da sorumluları arasında yer alıyor. Mavi Marmara Avukatları ABD’de bulunan Ehud Barak’a Mossad ajanlarının engelleme girişimlerine rağmen ulaşmayı başardı ve önceden hazırladıkları dava dosyasını Mavi Marmara Ehud Barak’a tebliğ etmeyi başardı. Bu tebligatın şokunu yaşayan Ehud Barak Furkan Doğan davasından dolayı ABD’de jüri önünde yargılamayla yüz yüze geldi.
Şehit Furkan Doğan’ın ailesi adına açılan dava Kaliforniya Merkez Federal Mahkemesi’nde görülmeye başladı. California Merkez Federal Mahkemesi’nde açılan davada, Ehud Barak hukuksuzca sivillere uluslararası sularda saldırarak ABD vatandaşı Furkan Doğan’a kasden öldürmekten ve aynı zamanda, Uluslararası Terörizm suçu, işkence, kötü muamele, zalimane muamele, haksız gözaltı gibi suçlardan dolayı yargılanacak ve bütün bu suçları planlayan ve emreden olarak mahkemeye çıkması gerekiyordu.
Dava bugüne kadar İsrailli üst düzeylere açılmış ABD’deki ilk dava olup, ilk defa İsrailli bir başbakan Uluslararası Terörizm suçu ile mahkemeye çekilecekti.
California Merkez Federal Mahkemesi’nde açılan davaya İsrail Devleti müdahil oldu. ABD Dış işleri Bakanlığının da Ehud Barak’ın dokunulmazlığı olduğuna dair Mahkeme kanalıyla Ahmet Doğan’ın avukatlarına beyanları oldu. 22 Temmuz 2016’da görülen ilk usul duruşmasında İsrail tarafının avukatları Türkiye İsrail arasında anlaşmanın gerçekleştiği gerekçesi ile diğer iddiaları ve Mavi Marmara tarafının beyanları tartışıldı. Mahkeme davanın görülemeyeceğine dair kararını açıkladı. Bunun üzerine Şehit Furkan Doğan’ın ailesinin avukatlarının itirazı gerçekleşti.
Washingthon DC
İsrail’in 2010 yılında Gazze Özgürlük Filosu’na yönelik gerçekleştirdiği insan hakları ihlalleriyle yargılanmasının sağlanacağı ezber bozan bir dava açıldı. İsrail Savunma Güçleri’nin (IDF) Amerikan bayraklı gemiye yönelik gerçekleştirdiği kanunsuz saldırıdan dolayı tazminat talep eden üç Amerikan vatandaşı İsrail Devleti’ne karşı Mavi Marmara Avukatları eliyle 11.Ocak 2016’da Washington, D.C.’de bir dava açtı. Bu dava ABD’de diğer bazı Mavi Marmara davaları gibi ilk olma özelliğini taşıyordu.
Amerikan Yerel Mahkemesi Kolombiya eyaletinde, 31 Mayıs 2010 tarihinde uluslararası sularda seyir halinde bulunan Amerikan gemisi Challenger I’da bulunan mağdurların zararlarının karşılanması için İsrail Devletine tazminat davası açıldı. Challenger I gemisi, İsrail Hükümeti tarafından söz konusu tarihte ve hala devam eden abluka altında olan Gazze’ye insani yardım ve tıbbi malzeme götürmek isteyen filonun bir parçası olarak seyrediyordu.
Üçü Amerikan vatandaşı olan dört davacı saldırının sebep olduğu her türlü stres, zarar ve kayıplar için tazminat talep etmektedir. İsrail saldırıdan bu yana geçen zamanda hiçbir sorumluluk ve yükümlülüğü kabul etmemiş ve mağdurlara herhangi bir tazminat ödememiştir. Amerikan gemisi İsrail tarafından iade edilmemiş olup ve hala İsrail’de alıkonmaktadır.
Söz konusu dava, Birleşik Devletlerde meydana gelen ciddi suçlardan dolayı, ki mezkur olayda Amerikan Bayraklı gemi Amerika Birleşik Devletleri kanunlarının alanına girmektedir, yabancı bir devlete dava açmaya yönelik Yabancı Devletlerin Dokunulmazlık Yasası (FSIA)’ndaki özel duruma dayanması açısından ezber bozan bir davadır.
Davacıların danışman avukatı, Steven Schneebaum “Yabancı devletlerin Birleşik Devletlerdeki davalarda dokunulmazlığı vardır. Fakat bu dokunulmazlık bazı durumlarda terk edilir. Yabancı devletlerin unsurlarının Birleşik Devletler içerisinde fiziksel yaralanmaya yol açan kanunlara aykırı davranışları ve dünyanın herhangi bir yerinde ABD vatandaşlarına karşı yapılan zarar verici eylemler söz konusu olduğunda, bu devletlere dokunulmazlık verilmez. Bu iki istisnanın da bu durumda bu davanın gerçekliklerine uygulanabilir olduğunu söylüyoruz. “ dedi.
Profesör Ralph Steinhardt (George Washington Üniversitesi’nde uluslar arası hukuk uzmanı ve davacıların hukukçu takımı üyesi)’a göre “Challenger I’a yapılan saldırı uluslar arası hukukun açık bir ihlalidir, bu ayrıca savaş hukukunu, insan haklarını ve deniz hukukunu da içerir. Burada ABD Kongresi’nin verdiği yetkiye dayanarak bu yargılama Amerika Birleşik Devletler mahkemelerinin mesuliyetidir. Eğer durum tam tersine olsaydı, Amerika açık sularda İsrail gemisine saldırsaydı ve İsrail vatandaşlarına kötü davransaydı, İsrail yabancı devletler dokunulmazlık hukuku Amerika’ya dava açması için İsrail mahkemeleri devreye girerdi.”
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi Tarafından Eylül 2010 tarihinde saldırı için verilen raporda, “Challenger I’ ı engellemek için İsrail askerleri tarafından kullanılan güç ….. lüzumsuzdu, orantısızdı, aşırı ve uygunsuzdu, fiziksel bütünlük haklarını ihlal edecek miktarda idi…” şeklinde belirtilmiştir. Ayrıca, Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı saldırı ile ilgili yapmış olduğu ön incelemesinde verdiği kararda Filoya karşı yapılan saldırı ve süregelen olayların ‘savaş suçu’ olduğuna karar vermişti.
Dört davacının üçü Amerikan vatandaşı diğeri ise Belçika vatandaşıdır. Davacıların hepsi Gazze’dekilerin durumuna dikkat çekmek için çalışan iyiliksever yardım gönüllüsü ve aktivistlerdir. Her biri saldırının sebep olduğu fiziksel ve duygusal zarar ve stresin mağduru olmuşlardır. Amerikan vatandaşı olan David Schermerhorn yanı başında atılan bir ses bombası ile yaralanmış, bir gözünde kalıcı kısmi görme kaybına sebep olunmuştur. Davacılardan Huwaida Arraf, Amerika ve İsrail vatandaşıdır. Araf aynı zamanda Amerikalı bir avukat ve insan hakları aktivistidir. Araf, saldırı sırasında başını güverteye çarpmıştır. Kendisini kelepçelemesi ve başına bir şey geçirmeden önce İsrail askerlerinin fiziksel saldırısına uğramıştır. Belçika vatandaşı olan Margriet Deknopper plastik bir mermi ile vurulmuştur ve bu mermi ile burnu kırılmıştır. Amerikan ordusunun emektarı ve eski bir Amerikan diplomatı olan Mary Ann Wright onu ve diğerlerini gemi güvertesinde alıkoydukları zaman İsrail askerleri tarafından saldırıya uğramıştır.
GÜNEY AFRİKA CUMHURİYETİ'NDEKİ DURUM
Mavi Marmara gemisinde bulunan Güney Afrika vatandaşı Cape Town’lu gazeteci Gadija Davids’in avukatları, Güney Afrika’nın Öncelikli Suçlar Dava Birimi (PCLU)’nin, Güney Afrika Başsavcılığı Ulusal Başkanlığı’nın ve Güney Afrika Polis Teşkilatı (SAPS)’nın UCM’ye olayın önemini anlatmalarının yanı sıra resmî olarak da olayı inceleme ve soruşturma kararı almış olduklarını açıklamıştır. Son alınan kararla İsrailli sanıklar hakkında sınırlara isimleri bildirilmiş ve Güney Afrika’ya girdikleri takdirde yakalanmaları talep edilmiştir.
İNGİLTERE'DEKİ DURUM
Mavi Marmara’nın İngiltere vatandaşı olan yolcuları adına avukatlarının Başsavcılık Makamı ile yaptıkları yazışma ve Metropolitan Police Servisi’ne yapmış olduğu şikayet üzerine İngiltere’de yasal süreç başlamıştı. İngiliz yargı mercilerinin saldırı ve suçların mahiyetinin savaş suçu niteliğinde olması sebebiyle SO15- War Crimes Özel Operasyonlar Bölümünün Savaş Suçları Biriminde incelemesini sürdürüyor. İngiliz insani yardım gönüllülerinin avukatları İsrailli askerlerinin İngiltere’de yargılanmaları isteğiyle yasal sürecin devam edeceğini belirtiyorlar.
İngiltere’de hukuki süreç şimdilik İsrail Genelkurmay Dönem Başkanı Korgeneral Gabriel Ashkenazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Koramiral Eliezer Marom, Hava Kuvvetleri İstihbarat Sorumlusu Tuğgeneral Avishai Levi, İsrail İstihbarat Başkanı Tümgeneral Amos Yadlin ve Filo’ya yapılan operasyonun komutanlarından Tal Russo olmak üzere 5 komutan hakkında devam ediyor. Ancak Mavi Marmara mağdurları İngiltere’den gidip İsrail’de askerlik yapan İsraillilerin de tespit edilerek davada yargılanmasını talep ediyorlar. Sanık komutanlar iki kez tutuklanma korkusuyla İngiltereye girer girmez tekrar çıkarak kaçmak zorunda kaldılar.
İSPANYA'DAKİ DURUM
31 Mayıs 2010 tarihinde İsrail tarafından Gazze Özgürlük filosuna yapılan saldırıda Mavi Marmara’da bulunan İspanya vatandaşları suç duyurusunda bulunmuş soruşturma başlatılmıştı. Süreç İsrail’in de baskısı ile zorluklarla yürütülmüş ve dosya en son İspanya Yüksek Mahkemesine götürülmüştü. Burada görülen davanın sonucunda Mahkeme, İsrail Başbakanı Netenyahu, Dönemin Savunma Bakanı Ehud Barak, dönemin dışişleri bakanı Avigdor Lieberman, Dönemin Başbakan Yardımcısı Moshe Ya’alon, dönemin deniz kuvvetleri komutanı Eliezer Marom, dönemin devlet bakanı Benny Begin ve başbakan yardımcısı Eli Yishai olmak üzere toplam 7 kişi hakkında tutuklama kararı verdi.
İspanya Yüksek Mahkemesi sanık Netenyahu ve diğer sanıklar hakkında verilen tutuklama kararının üzerine bu sanıkların kendilerinin Mahkemeye gelmeleri ve Mahkeme önünde ve işledikleri suçlardan dolayı ifade vermelerini talep etti.
Sanıklar İnsanlığa Karşı İşlenmiş suçlardan dolayı yargılanıyor. İspanya Yüksek Mahkemesinin Hâkimi De La Mata, Mavi Marmara’nın davasını açıp sanıkların bilgilerini İspanya Polisine gönderme kararı aldı.
Sanıkların listesi İspanya Ulusal Emniyetine gönderilerek yakalanma süreçleri de başlatılmış oldu.
Bilindiği üzere İsrail bu davayı engellemek için çok çeşitli çabalar sarf etmişti. İspanya’da Siyasi baskılarla Evrensel yargı yetkisi ile ilgili mevzuat değişikliği yapılmıştı. Hatta Hazıran 2015’te, Hâkim Ruz evrensel yargı etkisini İspanya’da iptal olduğu için ve siyasi durumlardan dolayı olumsuz bir karar almıştı. Ancak bu karar rağmen Mavi Marmara mağdurları ve avukatları adalet arayışlarını sürdürmüştü ve bu karara rağmen, İspanya Yüksek Mahkemesi Hakimi De La Mata Mavi Marmara dosyasını tekrar açtı ve çok cesur bir karar aldı.